Haber

Hatay’da cemaat vakfına bırakılan mallarla ilgili Anayasa Mahkemesi’nden ihlal kararı

Anayasa Mahkemesi (AYM), Hatay’da bulunan Samandağ Vakıflı Köyü Ermeni Ortodoks Kilisesi Vakfı’na bırakılan ancak Hazine adına tescil edilen taşınmazın iadesi talebinin reddedilmesini mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirdi .

Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan Yargıtay kararına göre, Ermeni cemaati mensupları tarafından Hatay’da kurulan bir vakfın üyeleri, 2018 ve 2019 yıllarında, mülkiyet haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Hazine adına kayıtlı taşınmazların iade edilmemesine. kurmak.

Osmanlı’da ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında yabancı vakıfların mülkiyetinde bulunan taşınmazların tesciline ilişkin hukuki sürecin anlatıldığı kararda, cemaat vakıflarını ” 1936 Beyannamesi” ile bu vakıfların bütün malları, gelirleri ve harcadıkları yerler bir beyanname ile Vakıflar Müdürlüğüne sunulur. Bildirilmesi gerektiğine karar verildi.

Yargıtay kararında, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1974 tarihli kararında da cemaat vakıflarının 1936 yılında verdikleri beyannamelerin vakıfname olarak kabul edilmesi gerektiğine işaret edilmiştir. Sosyal, eğitimsel, sıhhi ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak için taşınmaz mal edinmelerine ve mallarını elden çıkarmalarına izin verildiği hatırlatıldı.

1936 Beyannamesi

Başvurucunun, mülga 6544 sayılı Kanun’un geçici maddesinde düzenlenen beyanname verme yükümlülüğünün doğduğu ve yerine getirilmesi gerektiği tarihte vakfın Türkiye Cumhuriyeti egemenliğinde bulunmadığına işaret ettiğini vurgulayan kararda; şu açıklamalar yapıldı:

“Dolayısıyla başvurucunun 1936 Beyannamesi’ni sunması hukuken veya fiilen mümkün olmamıştır. Öte yandan Hatay’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmasından sonraki dönemde, kar amacı gütmemeyi zorunlu kılan bir mevzuat çıkarıldığı tespit edilmiştir. Bu durumda başvurucunun 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun geçici 7. ve 11. maddelerinin getirdiği imkanlardan yararlanması, beyanname vermiş olmasına bağlıdır. 1936’da başvurucuya yerine getirilemeyecek kadar ağır bir yük yüklenmiştir.

Öte yandan, Hatay’daki cemaat vakıflarının beyanname verme yükümlülüklerini yerine getirmemeleri nedeniyle, bu vakıfların taşınmazlarının kamu adına tescilinin hukuki dayanağına ilişkin belirsizliği de hatırlamak gerekir. Süreksiz 1. unsurun yürürlüğe girmesinden sonra 1939 yılında Türkiye’ye katılan Hatay’daki vakıflara bağlı taşınmazlar için bu taşınmazların Hazine adına tescil edilmesinin kabul edilmesi öngörülmemektedir. , bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi nedeniyle.

“1939’da Türkiye’ye katıldı”

Kararda, Vakıflar Kanunu’na eklenen geçici maddelerin amaçlarından birinin de 1936 Beyannamesi’nde tapuda müstear adlarla kayıtlı veya tapuda açık malik evi bulunan taşınmazların tapuda tescil edilmesini sağlamak olduğu vurgulandı. tapu sicilleri, bu süreçte cemaat vakıflarına iade edilmiştir.

Kararda şu görüşlere yer verildi:

“Kanun koyucunun Türkiye’ye 1939 yılında katılan Hatay’da meclisi bulunan ve örnek şartları taşıyan taşınmazları süreksiz unsurlar 7 ve 11 ile getirilen tescil olanağından hariç tutmayı amaçladığı düşünülemez. 1936 Beyannamesi’ni çıkaramayan Hatay’daki vakıfların asliye mahkemelerinin özel durumunu dikkate almaması, başvurucu vakıf arasında farklı bir uygulamaya yol açmıştır. ve diğer illerde heyetleri bulunan cemaat vakıfları.

Derece mahkemelerinin yorumu nedeniyle başvurucu, 7. ve 11. fıkralardaki diğer şartların süreksiz olduğunu kanıtlayarak taşınmazları kendi adına tescil ettirme olanağından mahrum bırakılmıştır. Başvurucunun 1936 Beyannamesi’ni sunmuş olduğu kuralına tabi tutulması, başvurucunun bunu yerine getirmesinin mümkün olmadığı düşünüldüğünde başvurucuya büyük bir yük yüklemiştir. Bu davada, kamu yararı ile başvurucunun kişisel yararı arasında adil bir istikrarın sağlanamadığı ve mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin orantılı olmadığı sonucuna varılmıştır.

Başvurucu vakfın Hatay İdare Mahkemesi nezdinde açtığı dava ve diğer yargı süreçlerinin de anlatıldığı kararda, Anayasa Mahkemesi’nin konuşmaya konu olan başvuruda mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdiği bildirildi. .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu